ÜLKÜCÜLÜK boyalı sözler yazma sanatı değildir.

Milliyetçi ve Ülkücü Camia içerisinde daha beş yılını doldurmamış olan MHP İlçe Başkanı Polat Tanrıkulu, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda ÜLKÜCÜLÜK kavramının tanımını yapmış. Ben de şahsım olarak söz konusu tanımlamanın altına ÜLKÜCÜ Düsturu ile yetişmiş biri olarak harfiyen tereddütsüz imzamı atarım.

34 yıldır İncirliova’da yaşıyorum. 18 yıldır İncirliova’da gazetecilik yapıyorum. 2014-2019 yılları arasında İncirliova Belediyesi Basın Yayın Sorumsu olmuş biriyim. Uzun yıllar da Ülkü Ocakları İncirliova İlçe Yönetimlerinde görev aldım. Sayın Başkana sormak isterim; Sizi son beş yıl dışında Ülkü Ocakları’nda hiç görmedim. Sahi “Siz ne zamandan beri ülkücüsünüz”

Önce siyasi hayatınızı SİZE bir hatırlatayım sayın başkan; 

2014 Mahalli İdareler Genel Seçimlerine kadar siyasi bir geçmişiniz bulunmuyor. Ve siz Ülkücü değildiniz. O dönem ülkücülerin adayı Gürşat Kale’nin yanında yoktunuz.  İstiklal Mahallesi muhtar adayıydınız. Cumhur İttifakı daha kurulmamıştı. AK Parti ve MHP arasında ülke genelinde ciddi siyasi tartışmalar vardı. Muhtar adaylığınız süresince de AK Parti Adayı Kazım Günaydın ile daha yakın ilişkileriniz vardı. 2014 seçimleri sonrasında siz AK Parti İncirliova İlçe Yöneticisi oldunuz. Ve 2019 yılında yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde oluşan Cumhur İttifakı İncirliova Belediye Meclis Üyeliği Adayları içerisinde AK Partili bir isim olarak listeye alındınız. 2019 seçimleri sonrasında Gürşat Kale’nin seçimleri kaybetmesi neticesinde MHP İlçe Başkanı Hüseyin Sağlam’ın da görevden ayrılması sonrasında oluşan siyasi boşluktan MHP İncirliova İlçe Başkanı olarak seçilmediniz. Atandınız. Dolayısıyla sizin Milliyetçi ve Ülkücü Camia ile yollarınız 2019 Seçimleri sonrasında kesişti. Yani siz bu camia içerisinde daha beş yılınızı bile doldurmadınız. O yüzden siz Ülkücü değil bir siyasetçisiniz sadece…

Gelelim Sayın Başkanın Ülkücülük Tanımına; “Ülkücülük, bir fikirdir, felsefedir. Ötüken’den gelen Türkün var olma davasının (bekasının) Turan’a giden yoludur. Ülkücülük, Türklük gururudur, İslam ahlakıdır.” (Buraya kadar hemfikiriz) Mazlumlara ve mağdurlara vicdandır, merhamettir. Hürriyet ve adalet sevdasıdır. Ülkücülük, gönüldaşını, yoldaşını sahiplenmektir, cefayı ve sefayı paylaşmasını bilmektir, samimiyettir, dürüstlüktür.” (Buradan sonrasına da laf değil icraata bakarız)

Sayın Başkan, 2019 seçimlerinde CHP ve İYİ Parti tarafından kurulan Millet İttifakı Adayı olarak seçilen Belediye Başkanı Sayın Aytekin Kaya sadece milliyetçi ve ülkücü kimliklerinden dolayı (29 kod) olarak tanımlanan yüz kızartıcı suç iddiası ile onlarca ülkücüyü işten atmadı mı? İşten atılan ülkücü kardeşlerimizden Ali Gümüşkesen yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dolayı acı bir şekilde hayatını kaybetmedi mi.? 29 kod haricinde yüzlerce ülkücü insan işten atılıp yıllardır mahkeme salonlarında çile çekip sürünmedi mi? Bu insanlar mazlum ve mağdur değil midir? Senin merhamet ya da adalet anlayışın burada işlemedi mi? Bugün meclis üyesi olarak listesinde yer aldığın Sayın Belediye Başkanı Aytekin Kaya, önceki dönem Ülkü Ocakları İlçe Başkanı Volkan Baytaş’la yumrukların konuştuğu kavgayla gündeme gelmedi mi? (O olayda siz hatırlamazsınız ama milliyetçi ve ülkücüler Volkan Başkanın yanında olmak adına karakolun önünde biber gazları yiyordu.) Şuan ki mevcut Ülkü Ocakları başkanımız Fatih Ecir ile geçtiğimiz yıl yapılan Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Genel Seçimlerinde tartışıp karakolluk olmadı mı? Asılan pankart dolayısı ile cezai işlem yapılmadı mı? Sizin de bulunduğunuz İncirliova Belediye Meclisinde yapılan bir toplantıda Sayın Başkan Aytekin Kaya sizlere yönelik ağır itham ve hakaretlerde bulunmadı mı? Bunların hepsi hatta daha fazlasının olduğunu tüm Milliyetçi-Ülkücü Camia ve de İncirliova Halkı gayet iyi biliyor. Peki, tüm bunlar olurken gönüldaşını, yoldaşını sahiplenme, dürüstlük ve samimiyet işi ne oldu?

Beş yıl boyunca Cefayı Milliyetçi ve Ülkücü Camianın tabanı, gönül verenleri çekti siz de geçmiş beş yıllık meclis üyeliği ile gelecekte kazanılırsa beş yıl daha belediye meclis üyesi olarak koltuk kapıp sefanızı süreceksiniz. Dolayısıyla cefayı ve sefayı paylaşmasını bilmektir olayı da burada bitmiş görülüyor. Çünkü cefayı başkaları çekti sefayı sen süreceksin görülüyor.

Ülkücü düsturu ile yetişmiş yıllarını heba etmiş, onuruyla davasına sahip çıkmış, en ağır bedelleri, ödemiş milliyetçi ve ülkücü camia tabanı kimin ülkücü kimin siyasetçi olduğunu kimin cefayı kimin sefayı sürdüğünü çok iyi bilmektedir. Siz daha önce ülkücü camiadan insanların bulunduğu ortamda “O, aday olursa istifa ederim” sözünün gereğini yerine getirmediniz. Getirmiş olsaydınız, O zaman cefayı ülkücülerle birlikte çekmiş olurdunuz. Ama siz ve sizin gibi ülkücü camianın çektiği çilelere kör, sağır ve dilsiz olanlar cefayı değil koltuk ve sefayı seçti. Bilesin ki cefayı sürenler sefa sürenlere sandıkta en güzel cevabı verecektir….

Ha dersen ki Cumhur İttifakı olmanın gereğini yerine getirdik; o zaman bende derim ki geçtiğimiz hafta AK Partili yöneticilerin oluşturulan listeye verdiği tepki ve sonrasındaki dik duruşları ve istifa etmelerini gösteririm. Onlar istifa edip nasıl kenara çekildiyse siz ve sizinle birlikte o listede yer alan kendini milliyetçi ve ülkücü sayan siyasetçiler de aynı tepkiyi verebilirdi. Anlaşılıyor ki hürriyet ve adalet sizin inisiyatifinizde değil başkalarının elindedir. Dolayısıyla hürriyet ve adalet söyleminiz de burada bitmiştir.

Son olarak ÜLKÜCÜLÜK boyalı sözler yazma sanatı değil icraat yapmaktır Sayın Başkan. Siz siyasetinizi yapmaya devam edin. Cefa çeken ülkücüler de fikir inanç ve ideolojilerinin gereğini 31 Mart Pazar günü sandıkta yapacaktır.

Sürç-i Lisan ettiysek af ola, kalın sağlıcakla…

                                                                             (Köşe yazısıdır)